YeniSöke Gazetesi arşivinden – 20 mart 1996 Merhum Mehmet Ali Asrav’ın kaleminden
Cafer Efe’nin ilk cinayeti Yıl 1920 aylardan mayıs güzel bir bahar havası Söke’yi kaplamış mis gibi Akasya çiçekleri kokuları etrafa saçılmakta.
Halil Efendi’nin Han kahvesinde 15-20 kişi oturmuş Nargile fokurdatmakta, kahve, çay içip sohbet etmekteler. Yani güzel bir ortam var kahvede. Borulu kurmalı gra mofonda, Kadifeden sesi şarkısı çalmakta.
O anda içeriye iri yarı bir yabancı girer, kahvede herkes ayağa kalkar. Kahveci çıraklar koşar elindeki zembil ile eşyayı alırlar. ‘Kalispera (hoşgeldin) paşamu’ sözleri
ortalıkta çınlanır. O ne birisi ayağa kalmamış, herkes hayret içinde, gelen yabancı
doğru ona gider, Rumca:
— Moresi beni görmedin mi?
Kalkmayan adam Rumca:
— Sen nesin ki ayağa kalkacağım.
— Bana adıyla sanıyla Domatcalı İstavro (şimdi ismi Doğanbey) derler. Bilmiyor musun? Der.
Ve der demez iki tokat oturanın suratında patlar, Herkes Girit’ten tanıdıkları ya
ğız adamın Cafer olduğunu bildiklerinden, kavga çıkacak endişesiyle kaçacak yer ararlar. Fakat belinde hançeri, Rovelveri bulunan İstavro’ya Cafer ses çıkarmaz.
— Peki öyleyse bir dahaki sefere kalkarım, şayet karşılaşırsak, der.
— ‘O halde beni iyi tanı ben buranın kestiği kestik, astığı astık ağasıyım. Sizi nasıl Girit’ten sürdükse, buradan da atacağız. Buralar bizim. Bunu böyle bilesiniz’ der İstavro Palikaryası. Ertesi gün pazar olur. Pazardan alışverişini yapan İstavro Arap sülün gibi yağız atına biner iki adamıyla Domatçanın yolunu tutar. Neşeyle Yunanca
şarkıyı dudaklarında mırıldana mırıldana yola devam eder. Akşam tavernada geçirdiği eğlence ile gece koynunda yatırdığı güzel Despina’nın hayalini yaşamakta. Taki şimdi askeri kışlanın karşısında bulunan (Mustafa Ersoy’un benzin istasyonu) Kapaklı Pınar mevkiine gelesiye kadar. O an sazlık içinden çıkan, elinde ‘karabinalı” genci görünce gözleri çakmak, çakmak olur. Rengi solar.
— Ağamısın, zorbamısın nesin, şimdi gel bana tokat at bakalım. Biz Türküz, biz ancak atalarımıza, bir de bizi doğuran analarımız ile bizi büyüten babalarımıza hürmet ederiz. Bu böyle biline der ve karabinayı ateşler. İstavro atın şahlanmasıyla bir boş çuval gibi yere düşer. Arkasındaki 2 adamı şaşkın şaşkın bakarlarken.
Cafer:
— Alın Palikaryanızı atına bağlayın. Köyünüze götürün, size gelince, bize kalkmayan eli biz kırmayız. Biz öyle bir milletiz bilmiyorsanız öğrenin der. Ve sazlık içindeki atına biner ortadan yok olur.
Tüm Yunanlıların araması sonuç vermez. Ve Cafer Efe dağa gidip, Efeliğe soyunur.
NOT: Vakanın geçtiği kahvenin sahibi Halil Efendi hanı şimdi Mehmet Uğur Pasajı olarak geçmekte, Kahvede şimdi Arıcıların Cumhuriyet Ekmek Fabrikası olarak kullanılmakta, Kahveyi işleten de rivayete göre çok yakında 37 yaşında vefat eden rahmetli Mustafa Efendiydi (Aydın ocak) aynı mesleği şimdi pasaj içerisinde oğlu Ali Aydınocak idame ettirmektedir.