Cumartesi, Aralık 9
Shadow

Aydın’ın Çalınan Tarihi: 4 dev eser

Özellikle Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde başlamış olan değerli tarihi eserlerin hediye edilmesi ve gelen arkeolog veya araştırmacılarca yağmalanması tüm Türkiye’ye olduğu gibi, gökyüzünün altındaki en güzel yeryüzü olan Aydın ilimizde önemli kayıplara neden olmuştur. Taşınır durumdaki tarihi eserlerden, kocaman kapılara kadar “bu kadarı da olmaz” dedirten tarihi eser kayıplarına gelin birlikte bakalım.
Milet Güney Agora Kuzey Kapısı – (Berlin Pergamon Müzesi)Aydın’ın Didim ilçesine bağlı Balat Köyündeki kazılar esnasında ortaya çıkarılan Milet Antik Kenti Agora Kapısı, artık Milet’te olmayan tarihi eserlerimizden birisi. O dönem, Berlin Müzesi Müdürü Schoene’nin Balat köyünde ilk kez başlattığı kazıları, 1896 yılında T. Wiegand sürdürmüştür. MS 2. yüzyılda, İmparator Hadrian döneminde inşa edildiği düşünülen eser, Milet şehrinin Pazar yeri kapısıydı.
Eşiğine üç basamak ile ulaşılan eserin genişliği cephede 28,92 metreye ulaşmaktadır. U planı nedeniyle, ön cepheye yanlardaki lanatlar da eklenince yapının toplam boyu 33 metreyi aşmakta, ortadaki başlığın tabandan yüksekliği 16,68 metreyi bulmaktadır.
Alanda yapılan kazılarda, değerli eserler ortaya çıkarılmış ancak dönemin padişahı 2. Abdülhamid tarafından bu değerli eserler, kazıyı yapanlara hediye edilmiştir. Yaklaşık 750 ton ağırlığında olduğu düşünülen görkemli Milet Agora Kuzey Kapısı ise tek seferde götürülmesi imkânsız olması sebebiyle, H. Knackfuss ve T. Wiegand tarafından parça parça Almanya’ya taşınmıştır.
1900’lerin başında yapılan kazılarda ortaya çıkan Eros ve barbarlara diz çöktüren kral yontuları da duvarla birlikte sergilenmektedir. Yapının cephe süslemeleri MS 120’de tamamlanmıştır. 2. Dünya Savaşı’nda Berlin’in bombalanması esnasında büyük hasar gören eser, savaş bitince onarılarak 1954’ten itibaren sergilenmeye başlanmıştır.  Anadolu’daki Roma dönemi mimarisinin önemli örneklerinden olan eser, günümüzde Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor.
Aphrodisias – İhtiyar Balıkçı Heykeli – (Berlin Pergamon Müzesi)1989 yılında, Prof, Dr. Kenan Erim başkanlığında Aydın’ın Geyre yakınlarındaki Aphrodisias antik kentinde sürdürülen kazılar sırasında, Tiberius Portikosu’ndaki havuzda bulunan mermer taşın, incelemeler sonucu Roma dönemine ait “İhtiyar Balıkçı” isimli heykele ait olduğunu belirledi. Bulunan balışçı heykelinin baş kısmıydı. Gövde kısmı ise, 1904 yılında izinli olarak Fransız arkeolog Paul Gaudin tarafından bulunmuş ve yurt dışına kaçırılmıştı. Daha sonra Berlin Pergamon Müzesi’ne satılan gövde, 19. yy’dan 20. yy’a dek ve hatta günümüzde de devam eden yağmalar sonucu Türkiye’nin üzücü kayıplarından birisi olarak eklenmiştir.
Aphrodisias’daki Hadrian Hamamı’nın olduğu yerde Fransız Gaudin tarafından bulunan gövde kısmı, 33 cm boyutundadır,  Aphrosdisias’da bulunan baş ve kolları ise 5 kg ağırlığındadır. Heykelin baş ve kolları müze deposunda koruma altına alınmış durumdadır. Gövde kısmı ise 1991 yılından bu yana Almanya’dan geri getirilmeye çalışılıyor. Bu topraklardan kaçırılan diğer pek çok eser gibi ihtiyar balıkçının da ait olduğu topraklara geri iadesini beklemeye devam ediyoruz.
Milet Antik Kenti Traianus Tapınağı Ön Cephesi – (Berlin Pergamon Müzesi)Almanya’ya taşınan değerli eserlerimizden bir diğeri de Traianus Tapınağı’nın görkemli ön cephesi. 1903 yılında Milette kazı yapan Alman Wiegand ve H. Knackfuss tarafından, Milet Kuzey Agora Kapısı gibi parça parça Almanya’ya taşınmış eserlerimizden. Aynı zamanlarda yapılan kazılar sırasında Üç Yüzlü Mermer Anıt da bu eserlerle birlikte Almanya’ya götürülmüştür. Bu değerli eser ise, Milet Antik Kenti meclis binası önünde yer almaktaydı.
Seikilos Mezar YazıtıAydın- İzmir demir yolu inşaatı esnasında 1882 -1883 yıllarında Tralles antik kentinde bulunan Seikilios mezar yazıtı maalesef şu an ait olduğu yerde olmayan eserlerdendir. Edward Purser tarafından yurt dışına kaçırılan yazıtın altı kırık tabanının bir dönem Purser’in eşi tarafından saksı olarak değerlendirildiği, bu nedenle, metnin bir satırının kayıp olduğu edinilen bilgiler arasındadır.
Eser, 1966 yılından bu yana Kopenhag Danimarka’daki Milli Müzesi’nde sergilenmeye devam ediyor. Yazıtta bulunan Seikilos Ağıdı ya da Seikilos Şarkısı olarak adlandırılan notalar, antik çağdan günümüze kalan en eski müzik eserlerinden sayılmaktadır. Daha önce farklı mezar taşlarında da kompozisyonlar bulunmasına rağmen Seikilos üzerindeki şarkının müziksel olarak tamamının yorumlanması mümkündür. Bu sebeple ilk yapıt özelliğini korumaktadır.
Yazıt üzerinde, Seikilos’un yazdırdığı şarkının sözleri, notaları ve gömüt yazısı alt alta yazılmış şekildedir. Seikilos Şarkısı’nın altındaki açıklamada “Ben bir taşım, bir imgeyim. Seikilos ölümsüz anısının sonsuz bir belirtisi olarak beni buraya koydu.” İfadesi vardır. Seikilos adlı kişinin eşi Euterpe’ye ya da babasına ait olduğu düşünülen mezar taşı MÖ 200 ile MS 100 yılları arasında inşa ettirildiği düşünülmektedir.
Şarkının Türkçe çevirisi ise şöyle:
Işılda henüz yaşıyorken,
Gamı, tasayı at bir kenara,
Hayat çok kısa,
Ve her şey yenik düşerken zamana